HERGÜN YEMEK VERİYORDU..

HERGÜN YEMEK VERİYORDU..
Kanada’lı bu iyi kalpli garson her gün evsiz bir adama yemek veriyordu. Büyük bir kalbi vardı ve adamın bu kadar zorluk yaşadığını görmeye dayanamıyordu.

Garsona göre ona yemek vermek ufak bir jestti sadece, fakat adam için bu çok büyük bir şeydi…

Garson kız adamın gerçekte kim olduğunu görünce gözlerine inanamadı.İşte yine oradaydı. Mutsuz, yalnız ve her zaman olduğu yerde. Cindy’nin her gün işe giderken karşılaştığı evsiz adam buna aldırış ediyor gibi görünmüyordu. Yoldan geçenlere sürekli gülümser ve herkesle muhabbet kurmaya çalışırdı. Onlardan para istemek için değil, merak ettiği için yapardı bunu.

Fakat çok nadir olarak karşılık alırdı. Birçok insan tek kelime etmeden onun yanından geçip gider ya da ona gülerdi. Cindy bir keresinde bir grup çocuğun onun bardağına tükürdüğünü bile görmüştü.

Ancak bir gün Cindy artık dayanamadı. Bu üzücü durumla ilgili bir şey yapmaya karar verdi.

Ve bakın ne yaptı…Cindy, Kanada’nın en bilinen lokantalarından birinde garson olarak çalışıyordu. Lokanta iki Michelin yıldızı kazanmıştı ve müşteriler burada yemek yemek için çok para ödüyorlardı.

Bazen bunu izlemesi çok zor oluyordu. Gelen misafirler bir tabağa yüzlerce dolar öderken yandaki sokağın köşesinde açlıktan ölen evsiz bir adam duruyordu.

Cindy burada düşük bir ücret karşılığı istemeye istemeye çalışıyordu. Aşçılık eğitimini karşılamak için paraya ihtiyacı vardı. Hayatı boyunca yiyecek sektöründe çalışmak istemişti ama bu iş birinin sokakta böylesine zorluklar çektiğini görmeye değecek bir iş değildi. Bir şey yapmalıydı.

Ve bu onun doğru yolda attığı ilk küçük adım olmuştu. Endişeyle etrafına bakındı ve mutfağa doğru yöneldi…atronu da oradaydı, bu yüzden çok dikkatli olması gerekiyordu. Lokantadaki zeytinler bile bir servet değerindeydi. Bu yüzden çalacağı şeyin fark edilmeyecek bir şey olması önemliydi. Çünkü fark edilirse anında işinden olurdu.

O an gelmişti. Şef mutfakta çalışanları azarlamak için bir dakikalığına başını çevirmişti. Adam gerçek bir diktatördü ve çalışanları için hayatı zorlaştırmayı kendine görev edinmişti. Onun burnunun dibinde bir şeyler çalıyor olmak ayrıca iyi hissettiriyordu. Ama bunun hemen yapılması gerekiyordu…

Hızlıca buzdolabını açtı ve 20 ürünü poşete doldurdu. Fark edilmeyecek kadar küçük ürünlerdi bunlar ama yoksul adam için evde leziz bir yemek yapmaya yeterliydi. Tam tehlikenin geçtiğinden emin olmak istemişti ki…

Bir anda buzdolabının kapısında şiddetli bir ses duyduBu şefti!

Birinin soğutucu bölgeye girdiğini ve arkasından kapıyı kapamadığını fark etmişti. Bu normalde asla olmayacak bir şeydi. Çünkü soğutucuyu bölgeye yalnızca şefin kendisi gözetimsiz olarak girebiliyordu.

Cindy panikledi. Bir an önce buradan çıkmak zorundaydı ama tek çıkış yolunu da bu korkunç şef kapamıştı. Bunun işinin ve kazancının sonu olacağından emindi.

Sessiz sessiz ağlamaya başladı. Yemek pişirmek onun hayatındaki her şeydi ve şimdi eğitimini bırakmak zorunda kalacaktı. İçi çalıntı yiyeceklerle dolu olan büyük poşetle soğutucu odasının arka köşesine doğru yürüdü ve arka duvara kendini bıraktı.

Fakat ardından hiç beklemediği bir şey oldu. Arkasındaki duvar çöktü ve Cindy arkaya doğru düştüCindy’nin arkasındaki soğutucu yıllar içerisinde kırılgan hale gelmişti ve Cindy duvarın en zayıf noktasına denk gelmişti. Yuvarlanarak lokantanın arkasında dar sokağa sert bir düşüş yaptı. Canı yanmıştı ama mucize eseri çaldığı malzemelerle kaçmayı başarmıştı.

Duvardaki deliğin önünde duran menfezi hızlıca yerleştirdi ve eve koştu. Mükemmel zamanlamaydı çünkü beş saniyeden az bir süre sonra patronu birini suçüstü yakalayacağından emin bir şekilde kapıyı tekmeliyordu. Ama soğutucu odası boştu!

Eve vardığında Cindy yiyecekleri mutfak tezgahının üzerine koydu ve o gün mutfağında iki saatten fazla vakit geçirdi. Harika bir yemek, diye düşündü.

Ancak sokaktaki yoksul adam da onunla aynı fikirde olacak mıydı?
Ertesi gün gururla işine gitti. Yalnızca önlüğünü taktığı için değil, aynı zamanda lezzetli yemeğini gerçekten ihtiyacı olan bir adamla paylaştığı için de mutluydu.

İhtiyacı olabilecek başka bir şey alabilmesi için biraz bozuk parayla birlikte yemeği adama verdi. Adamın gözleri o kadar kocaman açılmıştı ki suratından çıkacak gibi görünüyordu. Daha önce böyle bir iyilikle hiç karşılaşmadığını söyledi Cindy’e.

Neşeli bir ıslık çalarak her gün işe gidiyordu. Patronu artık onun keyfini kaçıramazdı çünkü iyi bir şey yaptığını biliyordu. Aslında durmayı da düşünmüyordu. Bir haftadan fazla bir süredir lokantadan kalan yiyeceklerle yaptığı yaratıcı yemeklerle evsiz adamı besliyordu.

Fakat bir gün şefi bir anda kapısının önünde belirdiTereddütle kapıyı açtı, bunun bir sebebi vardı çünkü mutfaktaki diktatör evine onunla hoş bir sohbet için gelmemişti. Odanın köşesindeki menfezi bulmuş ve kamera görüntüleriyle Cindy’nin yaptıklarını öğrenmişti.

“KOVULDUN!”

Cümlesine 15 dakikadan uzun süren, nasıl patron olduğuyla ve neden herkesin ona itaat etmesi gerektiğiyle ilgili nutuk çekerek devam etmişti. Ama Cindy onu dinlemeyi çoktan bırakmıştı.

Geleceğinin yerle bir olduğunu anladı. Aşçılık kariyerini unutabilirdi. Maddi gücü yetmeyeceği için üniversiteyi bırakmak zorunda kalacaktı. Ve patronundan iyi bir referans alması da söz konusu değildi.

Ama Cindy’nin geleceği yakında hiç beklenmedik bir şekilde değişecektiErtesi gün Cindy eski iş yerinin önünden geçti. İçeriye baktı ve gözleri doldu. Tam yoluna devam etmek üzereydi ki evsiz adamın yine aynı yerde oturduğunu gördü. Adam ona neler olduğunu sordu, Cindy durumu açıkladı.

“Çok kötü. Aşçılıkta senin kadar yetenekli birini öylece kovamazlar, değil mi? Bu tüm aşçılık dünyası için bir kayıp. Buna katılmıyorum, hemen bununla ilgili bir şey yapacağım!”

Öfkeli adam ayağa kalktı, kıyafetlerini silkeledi ve kararlılıkla gösterişli işletmeden içeri girdi.

“Ne yapıyorsun?” dedi Cindy panikleBir gün önce onu kovan korkunç şef hızla ileri atıldı ve yaşlı adamı lokantadan kovmaya çalıştı.

“Defol buradan pis yaşlı adam. Senin gibileri burada istemiyoruz.”

Fakat sert sözlerinden çok geçmeden pişman olacaktı. Çünkü berduş adam o kadar beklenmedik bir tepki verdi ki kimse bunun olacağını fark etmemişti. Söz konusu adam çantasını yere koydu, hafifçe gülmeye başladı ve şefin gözlerinin içine baktı.

Evsiz adam, “Benim kim olduğumu bilmiyorsun, değil mi?” dedi. Yavaşça montunun düğmelerini açtı ve şapkasını çıkardıKirli, eski montunun düğmelerini açtı ve elleriyle saçlarını düzeltti. Kısa süre sonra berduş adamın görüntüsü sıradan yaşlı bir adamın görüntüsüne dönüşmüştü. Bir takım elbise giyiyordu ve saçlarını düzelttiği elleri tertemizdi.

Burada neler oluyor? diye düşündü Cindy.

“Ben evsiz değilim,” dedi adam kafası karışmış Cindy’e.

“Restoran denetimcisi olarak çalışıyorum ve restoranları menülerinin ve servislerinin hizmetlerine göre değerlendiriyorum. Birkaç hafta önce buradaydım ve bu lokantayı başarısız olarak değerlendirdim. Servis harikaydı ama yemekler ciddi şekilde standartların altındaydı. Bu da şu zorbanın suçu.

Bu yüzden bir karar aldımGeçen hafta buranın hisselerinin çoğunu devraldım, ki bu da beni bu işletmenin sahibi yapıyor. İlk başta işletmenin nasıl yürüdüğünü görmek için uzaktan izlemek istedim ve bu artık fazlasıyla netleşti. Yiyecekleriniz yenmeyecek kadar kötü, bu yüzden kovuldun!”

Cindy gözlerine ve kulaklarına inanamıyordu. Yaşlı adam Cindy’e döndü.

“Cindy, bana geçen hafta verdiğin yemek yenilikçiydi, lezizdi ve yıllardır yediklerimin en iyisiydi. Artık şef pozisyonu boşaldığına göre bu iş ilgini çeker mi?” diye sordu Cindy ona kocaman gözlerle bakarken.

Cindy kulaklarını inanamadı ama çınlayan bir “EVET” ile hemen cevap verdi. O zamandan beri lokantayı kusursuz şekilde işletiyor ve bunun her dakikasından keyif alıyor
Devamını oku » »

Yorum Yap